neye niyet neye kısmet

Bu elbiseyi dikmeye başladığımda aklımda herhangi bir kalıpsal değişiklik yapmak yoktu. Gayet macerasız, kurallara uygun bir dikiş olacaktı. Nitekim herşey aynen planladığım şekilde gelişmeye başlamıştı. Ama bir noktadan sonra işler çığrından çıktı :)

İlk sıkıntı yaşamaya başladığım nokta yaka patı kısmıydı. Bir saat düşündüm taşındım, bu pat parçasını nasıl yerleştirip nerden dikmeli nerden kesmeli şeklinde. Tam “hah tamam işte aynen böyle, şurayı dikecem, şurayı kesince, bu parça da hoop diye arkaya dönüverecek” diye düşünüp aksiyona geçiyorum, sonra çlinkkk şeklinde bir düşünce balonu çıkıyor “ama şimdi burayı kesersem nasıl ortalanacak bu pat, cık, olmaz öyle”. Hadiii, sil baştan!! Öyle böyle, 1 saatte doğru formatı buldum, bi dahaki sefer çok kolay olacak :)
Patı yaptıktan sonra yakayı, yaka köprüsünü hazırladım. Cepleri hazırladım. Cepleri dikmek üzereyken bir baktım ki cep yerlerini işaretlememişim kalıba. Tekrar kalıbı açmaya üşendim, göz kararı yerleştirip dikiverdim cepleri. Fermuar falan yok ya, arka dikişi çek, yan dikşleri çek, e kumaş kalın zaten, astara da gerek yok, yakayı da takınca olay bitecek. Yakasız halini giyip genel duruşa bir bakayım dedim. Aman tanrım didim, o nasıl bir duruş öyle! Bildiğin un çuvalı! Pişmanlıktan kıvranmaya başladım, neden şu patı yapmadan önce bi şekilde prova etmedim kendimde diye. Ama o kadar uğraştım o patla, benim bu çuvalı adam etmem lazım! Önce önden arkadan pens koymayı düşündüm. Ama kumaş kalın, tamamen üzerime oturtmam lazım pensli halinin güzel durması için. Öyle yaparsam da giyip çıkarmam imkansız olabilir, yaka açıklığı  yeterince açık değil çünkü. Arkayı söküp fermuar takmam lazım. Hem benim hayalim öyle üzerime oturan bir elbise de değildi, daha bol rahat bir tarzdı aklımdaki (ve dergide gördüğüm)

O arada kumaşların arasından bir kemer göz kırptı bana, “şşt, sen beni pek sevmezsin ama, bazen çok faydalı olabilirim biliyorsun, hadi bi dene beni” diyerek. Kırmadım tabi, denedim, cidden doğru diyormuş. İlk düşüncem beş altı adet kemer briti yapıp, hazır bir kemer kullanmaktı. Sonra aynı kumaştan kemer de yapayım dedim. Ama en faydalı ve pratik düşünce en son aklıma geldi: Beline tünel yapıp lastik geçirmek. Tüneli elbiseye dikip, lastiği geçirdikten sonra  kendimden emin bir şekilde bir daha giydim elbiseyi. Ve yine delirmeme ramak kaldı! Nasıl aldıysam bel yerinin ölçüsünü, bel aşağıda kaldı! Lastikli bölgeyi bel hizama getirince de elbisenin üst kısmı balon gibi duruyor, çünkü kumaş kalınnn! En az 3 santim yukarıdan dikmem lazımmış tüneli.
Umutsuzca aynaya bakarken farkettim ki, bu elbisenin kol açıklığı oldukça fazla. Neden olması dedim, olur bu iş! Omuz dikişlerini söktüm, kalıbın ön ve arka yaka kısmını tekrar elbisenin üzerine koyup omuzları ve yakayı aşağı çektim:) Kollar dar olursa kolları da aşağıdan açıveririm, olur biter. Annemi arayıp kıkırdayarak zihni sinir procemi anlattım, “bana olmaz öyle deme, bana gaz ver, olur öyle de” diyerek konuya girdiğim için itiraz edemedi, gerçek düşüncesi mi, yoksa beni hoş tutmak için mi bilmiyorum ama, “aaa, tabii tabi, olur aynen öyle” dedi :)
Sonuçta kollarla oynamama hiç gerek kalmadı, lastik tüneli de tam istediğim yere oturdu. Veee mutlu son sanıyorsunuz di mi, hayır, daha değil!
Yakayı takıp giydikten sonra yine korkunç bir manzarayala karşılaştım. Yelken yakalarımla 70lerden fırlamış gibiydim! Benim gibi bir tembel, o yakayı söker mi sizce?? Tabii ki hayır, tembel insan yaratıcı olur derler, yakanın sivri uçlarını bir kürdan yardımıyla içeri ittirip istediğim genişliğe getirdim, sonra da dışından dikiş çektim. Ütüyü de basınca, ohhh, miss, safari elbisem hazır!
(Bu arada elbisenin orjinal modeli: Burda 2003 Mayıs sayısı 117 numaralı model.)




Yorumlar

  1. Ay sokerdim, olmayinca bir gun nadasa birakir sonra yine denerdim:))
    Yazik ama ben annene uzuldum, kadini nasil bir baski altina almissan artik, direkt olur demis:))
    Teyze yi aramaya cesaret edemedin tabi degilmi?:)))
    Ama sonun mikemmel olmus, sadece o yaka kenari olmamis, bakarken gozume batti direkt. Guzel gunlerde kullan hayatim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya sökmek çok eziyet benim için. Sökülmeyi bekleyen bir elbisem vardı, iki hafta yattı, sonra neyse ki teyzem geldi de söktü :)
      Hehehehhh, doğru tahmin, teyzemi aramadım bilerek, kesin söktürürdü o :)) O senin gözüne bakan yakayı görse kesin şimdi de söktürür, ama o görene kadar ben giyip eskitecem elbiseyi :)))
      Teşekkürleeer :)

      Sil
  2. Bazan böyle oluyor işte. Aslında dikerken en nefret ettiğin, dikişten soğutan bir parça sonradan en sevdiğin giysi de olabiliyor. Ben en son kürdanla yakayı içine itme kısmında yok artık dedim, yaratıcılığın Himalayasına çıkmış Gökçe bu sefer :) Ellerine sağlık canım güle güle giy inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi en sık giyeceklerimden biri oldu bu elbise :)
      O kürdan olayında ben de çok güldüm kendi kendime, sizin yorumunuzu okuyunca daha da güldüm :)))
      Çok teşekkür ederim :))

      Sil
  3. Di mi yaa :)) Ama bazen hiç olmayacak şeylerde üşenmeyip taaa en baştan başlıyorum, bazen de böyle antin kuntin çözümlerle günü kurtarıyorum işte :))
    Teşekkür ederim Server Hanım :))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar